Gazetecilik alanında doktora yapan, koklear implant ile tanışmasının ardından ameliyat kararı alan ve tüm bu süreci ustaca yöneten kullanıcımız Berna Akdeniz ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik. İyi okumalar!
Merhaba, ben Berna Akdeniz. 27 yaşındayım. Kamusal hafızada hâlen Gazi Üniversitesi ismiyle yer eden Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde gazetecilik alanında doktora yapıyorum. Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik alanında tamamladım. Devrim sonrası İran medyası üzerine bir bitirme tezi hazırladım. Yüksek lisansımı Gaziantep Üniversitesi İletişim ve Toplumsal Dönüşüm programında yaptım. Neoliberalizm karşısında zanaat ustası kimliğinin nasıl dönüştüğünü inceleyen bir yüksek lisans tezi yazdım. Etnografik yöntemle çalıştığım tezimde Gaziantepli zanaat ustaları ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdim. Buraya kadar olan kısım, akademik kimliğim. Marmarisliyim. Egeli olarak su ve zeytinyağı âşığıyım. Kara kedim, kızım Pera iki yaşında, Gaziantep’te yüksek lisans yaparken sahiplendim. Doktora için Ankara’ya taşındık Pera Hanım ile.
Onlu yaşlarımın başında, benden makas istenince tepsi getirmişim.
Sonradan işitmesini kaybedenlerden olmayı arafta olmak olarak tanımlamayı tercih etmişimdir hep. Ne işitenler sınıfındasın, ne de işitmeyenler. Her iki sınıfa da tam anlamıyla ait hissedemedim. Benim işitme engelim genetik, anne tarafımdan miras. Çocukken, onlu yaşlarımın başında, benden makas istenince tepsi getirmişim, bardak istenince başka bir şey getirmişim. Bir şeylerin ters gittiğini fark etmişler. Sağlık sistemi şimdiki kadar gelişmiş ve ulaşılabilir değildi. İşitme testleri için İzmir’de araştırma hastanesine gitmemiz gerekti. O zaman bize ameliyattan bahsettiler, ancak ailem yaşım küçük olduğu için istemedi. Her iki kulağımda da işitme cihazı kullanmaya başladım. Kendimi eksik gördüğüm, suçlu hissettiğim zamanlardı. Bir çocuk için ağır bir yük. Hayatı eksik duyuyorsun. Sevdiklerin yanında olmaya çalışsa da, bir yere kadar. Senin için duyamazlar sonuçta 😊
Arkadaşım Fatma’nın yardımıyla eğitimde fırsat eşitliğini yakalayabildim.
Her iki kulağıma işitme cihazı takıldıktan sonra okulda çocuklar benimle dalga geçmeye başladı. Geceleri ağlayarak uyurdum. Bir keresinde ip atlarken ipin kulağıma çarptığını ve cihazımın düştüğünü hatırlıyorum. Çok korkmuştum, o an sadece cihazın çok pahalı olduğunu düşünebiliyordum. Çıkan parçayı takabilmiştim neyse ki.
Üniversitede ise bana söylenen şeyleri anlamayınca bir arkadaşımın bana kızdığını ve çok utandığımı hatırlıyorum. Kendi hayatını tek başına kurmayı öğrendiğin zamanlar. Bu süreçte negatif olaylar daha kolay hatırlanıyor doğal olarak ve iz bırakıyor. Harbiye’de müzikal izlemeye gitmiştim, Şekerpare. Haftanın belli bir günü işitme engelliler için üst yazı ile sahneleniyor oyunlar. Bir replik söylendi, anlamadım, üst yazı da birkaç saniye gecikti. Herkes gülüyordu, ama ben etrafıma bakındım sadece. Neye gülündüğünü bilmiyordum çünkü.
Küçük yerde yaşarken eğitim hayatında o kadar zorlanmıyorsun, ama üniversitede amfilerde, dersliklerde arkada kalınca not tutmak daha zor oluyordu tabi ki benim için. Arkadaşım Fatma özellikle çok yardımcı olmuştu bana bu konuda. Eğitimde fırsat eşitliğini sayesinde yakalayabildim 😊
Gazetede çalışırken yaptığım bir röportaj ile koklear implantı öğrendim.
Üniversitenin son senesinde, 2016 yılında, işitme engelim ağırlaştı. Kulak ağrıları yaşadım. Dış staj yaptığım gazetedeki sekreter Selma abla, bu alanda çalışmıştı. Yani, işitme engelliler öğretmenliği yapmıştı. O bana implanttan bahsetti. İstihbarat servisi şefim Ceyhun Abi, bu tedavi sürecinin işime engel olmasına izin vermeyeceğini, gerekli izinleri vereceğini söyledi. Bu süreçte İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği ile tanıştım. Onlarla röportaj yaptım. Aydınlık gazetesinde yayınlandı. Hem haber yaparak mesleğimi icra ettim hem de kişisel durumum için bilgi toplamış oldum.
İmplanta hiç alışamayacağımdan korkuyordum.
İmplant ile sesler mekanik algılanıyor. Ben bunu Arçelik reklamı örneği ile açıklıyorum. Çelik ve Çeliknaz sesi gibi algılıyorum insanların seslerini. Ancak, doğal ses algısı hafızam da var. Bu, kafa karıştırıcı bir şey. Sağ kulağım da implant gerektirecek kadar az duyuyor, ama onunla uzun zamandır tanıdığım, kendimi yanında rahat hissettiğim insanların sesini hafızama depoluyorum.
İmplantla duymaya başladığım ilk birkaç ay çok zorlanmıştım açıkçası. Hiç alışamayacağımdan korkuyordum. Sesleri organize edebilmeyi başaramıyordum, koca bir dünya kafamın içindeydi. Metroda kapı kapanma sesinin kapı kapanma sesi olduğunu idrak edebilmek biraz zamanımı almıştı. Benden uzakta olsa da ağlayan bir bebeğin sesinin kafamın içinde yankılandığını hissedebiliyordum. Bütün bunlar şimdi sorun değil, alıştım tabi ki. Ama o ilk zamanlar, delireceğimi düşünüyordum.
Koklear implant, hayatıma dışarıda var olan dünyayı kattı.
Bir akşam, arkadaşımla birlikte Nuruosmaniye’de kahve içiyorduk. Hastaneden arayıp ertesi gün bazı kan testleri için hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Konu, gündelik hayatımı bir anda bölerek kendini hatırlattı. Böylesi büyük meseleler, gündelik hayatın bir parçası olamaz, yoksa rutini sürdüremeyiz. Bu tarz meseleler, zihinsel arka planda var olmaya devam eder. Benim meselem, o akşam zihinsel arka plandan çıkıp gündelik hayata dahil oldu.
Ameliyat sürecim ise beklemediğim bir hızla başladı. 2016 güz döneminin sonuna gelmiştik. Finaller bitmişti. Vezneciler’de, yurttaki odamdaydım. İstiklâl’e gidip sevdiklerim için yılbaşı hediyesi alayım diye düşünüyordum. Hastaneden aradılar ve işlemler için hastaneye gelmem gerektiğini söylediler. Elim ayağıma dolaşmıştı, o paniği hâlen hatırlarım. Ailem Marmaris’te yaşıyor, onlara haber verdim. Hemen otobüse atlayıp geldi annem; babam çalıştığı için gelemedi. Biz bu kadar erken olmasını beklemediğimiz için hazırlıksız yakalandık. Sanırım listede olan bazı kişiler soğuk nedeniyle hastalandığı için sıra bana beklediğimizden çabuk geldi.
Ameliyat sonrası süreç yorucuydu. Koşturmaca sırasında ameliyat hakkında düşünemedim pek, düşünmemeyi de tercih ettim. Ameliyattan bir hafta sonra pansuman yapıldı tekrar. Ondan sonra ameliyat olan tarafımdaki saçlarımın kazındığını fark ettim. Yani, doğal olarak. Ama o zamanlar pek iyi karşılamadım. Seyahat izni alınca Marmaris’e gittik. “Sessiz ay” olarak nitelendirdiğim bir ay geçirdim. Odyolog tarafından ses işlemcisi takılana kadar dünyayı sessiz formatta yaşadım. Bu kısmı güzeldi aslında. Karşılaştığım insanlara duymadığımı söylediğimde bağırarak konuştuklarını gözlemlemek ilginç bir tecrübe olmuştu.
Çapa’da odyoloğum konuşma işlemcisini taktı ve ses işlemcisini açtı. Bana ne duyduğumu sordu. Yüzüne bakıp kaldığımı hatırlıyorum. Sesler var, ama ne duyuyorum? Duyduğum ses neyin sesi? Bilmiyordum. Mantıken, herhalde araba sesi bu, diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Koklear implant hayatıma neler kattı? Hayatıma dışarıda var olan dünyayı kattı. Var olan dünyaya beni kattı. Mesela, yağmur sesinin mekanik algılanışı beni rahatsız ederdi, bu sesi işitişim artık haz aldığım noktaya geldi. Yani seslerin dönüşümünü ve bunun hazzını hayatıma kattı.
Cochlear ile bu yola çıkmış olmaktan memnunum.
Lisans eğitimimin son senesiydi. Yoğun olmasa da staj, lisans bitirme tezi yazma, ders yükümlülükleri derken ameliyatı düşünecek çok da vaktim olmadı açıkçası. Olsaydı, belki de cesaret edemezdim. Marka konusunda bir seçim yapmadım, bana uygun olduğu söyleneni kabul ettim. Ancak Cochlear ile bu yola çıkmış olmaktan memnunum.
Korkunun bizi hayattan mahrum bırakmasına izin vermemeliyiz.
Korkutucu bir süreç, kabul. Ama korkunun bizi engellemesine, hayattan mahrum bırakmasına izin vermemeliyiz. İmplant kararımdan memnunum. Ameliyat olmasaydım zaten işitmeyi tamamen yitirecektim. Kaybedecek bir şeyim yoktu, o yüzden ameliyat kararını aldım. İyi ki de almışım.
Sonrasında Mecidiyeköy’de rehabilitasyon kurumuna gittim. Orada konuşma ve dinleme terapileriyle geçen bir yıl implantı kabullenmemde, dünyaya alışmamda çok faydalı olmuştu.
Belki çok basit olacak ama, müzik açıp yemek pişirmek gibi gündelik bir eylem bile benim için hobiye dönüştü.
Müziğin tınısını idrak edebilmek, ritmini hissedebilmemi ve ritimde derinleşmeyi getirdi bana. Klişe ama gerçekten klasik müzik dinleyebilmeyi çok seviyorum.
Tedx videoları izlemekten haz alıyorum. Kelime telaffuzlarını daha iyi anlayabilmek, dilde gelişme yolculuğumu keyifli hale getiriyor. Gaziantep’te yaşarken İngilizce dersi alıyordum Ahmet Hoca’dan. Onunla yaptığımız dersler telaffuzumda ciddi anlamda ilerleme kaydetmemi sağladı.
Okumak ve yazmak tabi ki. Hayat damarlarım olan bu eylemler, hayatımda bambaşka patikalar açtı, çok güzel insanlar tanıdım. Instagramda tanıştığım “Puderin Torunu” ilk önce mektup arkadaşım, sonra okuma kulübümüzün kurucu üyelerinden oldu. Diğer kurucu üyemiz Aylin Aslan, yüksek lisans tez savunmam için hazırladığım metni Canva’da çok güzel bir slayta yerleştirdi. Belki hobi ile doğrudan bağlantısı yok bu söylediklerimin, ama hayatımı renklendiren ve zenginleştiren şeyler, o yüzden bahsetmek istedim.
Yürümek, özellikle Ankara’da yaşamaya başladığımdan beri daha bir sevdiğim aktivite. Milli Kütüphane’ye gitmek, ayırttığım kitapları almak, ders çalışırken kahve molası vermek de sevdiğim şeylerden. Hayat zor, gittikçe zorlaşıyor, evet. Ama hayattan zevk almanın da sonu yok.
Koklear implantıma “Carlos” ismini verdim.
Blog yazmak benim için, bir anlamda elektronik günlük tutmak gibi. Bir karalama defteri. İçimi döktüğüm, akademik analizlerimi paylaştığım bu platform, hayatımda çok güzel şeylere vesile oldu. Yaşayan Kadınlar ismiyle başlattığım yazı serim, bir okuma kulübüne dönüştü mesela.
Koklear implantıma “Carlos” ismini verdim. Carlos hakkında yazılar yazdım sayfamda. Özellikle ilk yazılarımdan biri, en çok okunan yazım. Yazımdan alıntı yapmak isterim izninizle: “Bir tavsiyeyle yazımı bitirmek istiyorum: Kulaklarınız çınlıyorsa biri sizi anmıyor, doktora gitme vaktiniz gelmiş. Carlos ve ben size görüşürüz diyoruz, kendinize iyi bakın!”
Diksiyon kursumda yaptığım sunumu sayfamda paylaşmıştım. İşitmenin ekonomi politiği üzerine yazı denemelerimi de sayfada görebilirsiniz. Okuduğum bazı kitaplar hakkında inceleme yazıları yazdım. Öykü yazmayı da severim, bazı öykülerimi paylaştım. Gaziantep’te bir fotoğraf atölyesine başvurmak için çekim yapmıştım, buna sayfamda yer verdim. Paylaştığım son yazım duygusal şiddet üzerine. Şu sıralar katıldığım bir atölye hakkında yazıyorum. Esra Sert’in “Kurtlarla Koşan Kadınlar” eğitimine öğrenci kontenjanından ücretsiz katılmıştım.
Hayattan kaçmamayı, hayata katılmayı ve hayatımı paylaşmayı öğrendim.
Akademik yolculuğumu kolaylaştıran, karşılaştığım sorunları benimle birlikte anlamlandırmaya ve çözmeye çalışan yüksek lisans tez danışmanım Gökhan Hoca akademik hayatımdaki ilerlememde hayati bir öneme sahip. Gaziantep’te yüksek lisans yapmış olmak bana çok şey kattı. Koklear implantı iletişim bağlamında çalışma düşüncesi, bana kazandırdıklarından. Ders aldığım hocalarımdan birisi olan Emre Hoca, koklear implant hakkında sorunsallaştırma yazmamda çok destek oldu. Galatasaray Üniversitesi hocalarından Serhat Hoca ve Kerem Hoca ile de bilgi alışverişinde bulunmak benim için besleyici olmuştu.
Düşünce dünyamın sağlıklı temeli manevi annem, hayattan kaçmamamı, hayata katılmamı ve hayatımı paylaşmayı öğretti bana. Yüksek lisans tez savunmamı Gauzem’in tez savunma odasında online olarak yapmıştım.