Murat Yılmaz 44 yaşında, doğma büyüme Beşiktaşlı. Henüz bir yıldır Kanso cihazı kullanan Murat Bey ile işitme yolculuğunu konuştuk. Her daim olumlu tutumunu koruyan, esprili ve neşeli kişiliğini siz de okuyunca farkedeceksiniz.
Bir yaşında menenjit hastalığı nedeni ile işitmemi kaybettim. Annem ve babamın üstün gayretleri ile 7 yaşıma kadar konuşmayı öğrendim ve normal okula başladım. İkinci sınıfa başlamadan önce bana işitme cihazı aldılar. Bunun etkisi oldu ama 13-14 yaşlarında ince sesleri kaybetmeye başladığımın farkına vardım. O yaşlardan sonra seslr iyice gitmeye başladı. Evlendiğimde kalın sesleri duyuyordum ama onları da 1 sene önce tamamen kaybettim. Yolda yürürken bir anda kulak çınlaması oldu ve aniden bir baş dönmesi ile kendimi yerde buldum. Kalktıktan 15 dakika sonra aynı şekilde kulak çınlaması ve baş dönmesi devam etti, yine yerdeydim. İlk defa olan bir şeydi ve iyi duyamıyordum. Hastaneye gittik ve sinüzit başlangıcı tanısı kondu. Bu kadar kayıp olması normal miydi? Ertesi gün işitme cihazı servisine işitme cihazımı göstermeye gittim. Bir test yapılması gerektiğini söylediler. 2012’de yapılan test ile 2017’de yapılan test karşılaştırıldığında çok fazla derecede bir kayıp olduğunu gördük. Ameliyat olmam gerektiğini ve hiç bir işitme cihazının yeterli olmayacağını ve ameliyat olmazsam konuşmayı dahi unutabileceğimi söylediler. Çok moralim bozulmuştu. Hastaneye gittik, test yapıldı ve dedikleri gibi çıktı. Beni implant işlemlerimin başlatılması için Marmara Üniversitesine gönderdiler. 27 Aralık’ta hastaneden anestezi için çağrıldım ve ertesi gün ameliyat olacağım söylendi. Bu kadar hızlı olacağını hiç beklemiyordum, benim için sürpriz oldu.
Kanal tedavisi mi, yoksa koklear implant ameliyatı mı deseniz tekrar koklear implantameliyatını seçerdim. Çünkü diş ağrı yapıyor, koklear implant ameliyatı ağrı yapmıyor.
Ameliyata girerken heyecan vardı, ameliyathaneye giderken filmlerdeki gibi tavandaki ışıkları izledim. Narkozu alırken “En büyük Beşiktaş!” diye bağırdım. Ameliyattan çıktığımda sadece acıkmış ve üşümüştüm. Baş ağrısı veya baş dönmesi gibi bir şey hissetmedim. Hep temkinliydim, cihazı taktıktan sonra bile “Bunun için mi ameliyat oldum?” diyebilirsin diye beni uyarmışlardı ve yavaş yavaş alışacağımı söylemişlerdi. Bütün olasılıklara kendimi hazırlamıştım. Eşim her dakika yanımdaydı. Evden yastığımı dahi getirmiştim. Yılbaşı olduğu için tek başımıza kalmıştık. Oda bir anda iki kişilik olmuştu. Güneşin batışını, doğuşunu izliyorduk. Ortam epey romantik oluyordu. Yılbaşı olduğu için odamızı süslemiştik. İstanbul’un üç tarafını görebiliyorduk. O gece havai fişekleri izledik. Moralim çok iyiydi. 2 Ocak’ta oğlumun doğum gününde hastaneden çıktım. Çok güzel bir süreçti. Öyle ki dişinden kanal tedavisi mi, yoksa koklear implant ameliyatı mı deseniz tekrar koklear implant ameliyatını seçerdim. Çünkü diş ağrı yapıyor, koklear implant ameliyatı ağrı yapmıyor.
Kanarya sesini merak ediyordum, 30 senedir duymamıştım. Eşim bilgisayardan açmış, bir anda durdum ve “Ne sesi bu?” demedim, salya sümük ağlamaya başladım.
Ameliyatı oldum ve 1 ay sessizdim. Hiç ses duymuyordum. Ta ki 7 Şubat’ta ilk cihaz ayarım yapılıp cihazım takılana kadar. Sesler çok tuhaf geliyordu. Birisi selam dediğinde bip bip, selamunaleyküm dediğinde bilibip bip bip bip gibi sesler geliyordu. Kafeye gittiğimde insanlar muhabbet kuşu gibiydi. Herkesten bip bip bip sesleri geliyordu. Anlayamıyordum, ondan sonra yüksek sesle kitap okumaya başladım. Hatta cihaz ayarlarının yapıldığı ilk günün akşamı, eve geldik. Bir yerden kanarya sesi geldi. Kanarya sesini merak ediyordum, 30 senedir duymamıştım. Eşim bilgisayardan açmış, bir anda durdum ve “Ne sesi bu?” demedim, salya sümük ağlamaya başladım. Sonra başka bir ses açtı, o sesin kanarya sesi olmadığını anladım. Bülbül sesiymiş. Ayırt edebildiğime ben de şaşırdım. Daha sonraki günlerde eğitimlere başladım. Hocaların da desteğiyle eğitimler çok verimli geçti. Eşimle akşamları çalışmalar yaptık. Her geçen gün sesler değişiyordu, ilk günlerde gelen hışırtı sesleri azaldı ve sesler daha anlamlı gelmeye başladı. Diğer kulağıma işitme cihazı takmaya başladım. Diğer kulağıma da koklear implant yaptırmak için bir umudum var ve eğer ameliyat olursam yine Kanso cihazı almak istiyorum.
Kendi sesim çok hoş geliyor, “Oh be ne güzel sesim varmış” diyorum.
Ameliyat olmadan önce işitme cihazımı sağ kulakta kullanıyordum. Ameliyattan sonra sol kulağım için kullanmaya başladım. Çıkarttığım zaman ses biraz mekanik geliyor. “Gelecek istasyon Tophane, Kabataş” gibi metro anonslarını anımsatıyor. Kanso’yu çıkarttığım zaman yanımda biri konuşsa dahi 5 km uzaktan geliyor sanki. Ama ne acayiptir ki ikisini beraber kullandığım zaman sesler sanki 3 boyutlu ve daha doğal geliyor. Kendi sesim çok hoş geliyor, “Oh be ne güzel sesim varmış” diyorum. Manevi annem Tülin Teyze, herkese beni anlatıyormuş. Bütün Dikilitaş semti beni öğrenmiş. Birisi ameliyat olacağı zaman beni buluyorlar.
Tülin Teyze ameliyattan sonra, sesimin çok değiştiğini ve düzeldiğini, konuşurken bazı kelimeleri daha net söyleyebildiğimi bana iletti. Şu an çalıştığım yerdeki Ogün adlı arkadaşıma, “şu anki Murat mı? Daha önceki Murat mı?” diye sorduğumda şimdi daha iyi olduğumu, daha önce bana bir şey anlatmanın, konuşmayı sürdürmenin zor olduğunu şimdi ise hiç zorlanmadığını söyledi. Erkek seslerine alışmak için kendisiyle telefonla konuşuyorum. “Neredesin?”, “Aşağıdayım” gibi kelimeleri yakalayıp günlük hayatıma ara vermeden rahatça konuşabiliyorum. İlerki dönemlerde tüm cümleyi anlayabilceğimi biliyorum.
Kanso sanki benim bir parçam olmuştu.
Ameliyat olacağım zaman hiç bir firmaya gitmedim. Koklear implant kullanıcıları bazı Facebook sayfaları önerdiler. Orada bazı kullanıcılar tüm markaların avantajlarını ve dezavantajlarını anlattılar. Yedek parça servislerini incelediğimde Cochlear’ın yedek parça servislerinin yaygın ve yedek parçalarının uygun fiyatlı olduğunu gördüm. Daha sonra Oğuzhan Ceran ile konuşmaya başladım. O da yeni ameliyat olacaktı. Hangi cihazı alacağımızı konuşuyorduk, bana göre Kanso çok zarif ve asil bir cihazdı, şık duruyordu, kaba değildi ve gözlükle rahatlıkla kullanılabilirdi. Taktıktan sonra baktığımda Kanso sanki benim bir parçam olmuştu. Hangi rengi alacağıma karar vermem gerekiyordu. Beyaz mı, siyah mı yoksa siyah – beyaz mı almalıydım Beşiktaş’tan dolayı? Bir türlü karar veremedim çünkü çok fazla renk vardı. Son ana kadar karar veremedim, ameliyata girmeden önce eşim benim için renk seçiyordu. Saçıma uygun olanı seçmediğimi düşünüyordum fakat tam saçımın rengini seçmişiz. Ameliyattan sonra Kanso’nun saçımda nasıl duracağını, boyutunu merak ettiğimiz için Cochlear’ın web sitesinde yer alan bir uygulama ile denedik ve tam olarak saçımla uygun olduğunu gördük. Daha sonra FB’de fotoğrafı yayınladık, herkes gerçek cihazımın takıldığını düşündü. Epey avantajlı bir uygulama. Neredeyse bir Indiana Jones gibi olabilirim. Çok araştırmacıyımdır.
Ameliyattan sonra daha sakin bir insan oldum hatta çok duygusal.
Küçüklüğümde sokakta Kuşçular Kahvesi vardı, orada Florya kuşları bulunuyordu. Şu an bulunduğumuz bina yoktu. Cep tipi işitme cihazı kullanırken kuş sesleri çok fazla geliyordu. Yıllar sonra orası kapandı, binalar yapıldı. Acaba ben mi sesleri kaybediyordum yoksa kuşlar mı gitmişti buradan? Sonra gel zaman git zaman sesleri kaybettiğimi anladım. Sesleri tamamen kaybettiğim bir dönem, oğlumla sohbet ediyordum. Birşey söylüyordu anlamıyordum. Sonunda ufflayıp “Anne babam beni anlamıyor” diyordu. Ameliyattan sonra düzeleceğimi ve anlayabilceğimi söylesemde o ağlıyordu ben de onunla ağlıyordum. Bu şekilde uzun bir zaman geçirdik. İnsanları anlayamadığım veya yanlış anladığım zamanlarda asabi olabiliyordum. Ev, iş, arkadaş ortamlarında insanları anlamadığımda, bir kelimeyi eksik anladığımda moralim çok bozuluyordu. Edebiyata, noktaya, virgüle önem veren bir insanım fakat konuşmada virgüller karışıyordu ve karşımdaki insanın yanlış birşey söylediğini düşünüyordum. Olay çıkarabiliyordum. Ameliyattan sonra sesleri duymaya başlayınca artık oğlum da rahatladı. Rahatlıkla karşılıklı konuşabiliyoruz. Bazı kelimeleri anlamadığımda ağlamıyor ama sitem ediyor. Yavaş yavaş öğrendiğimi tekrar ederse anlayabileceğimi sık sık söyledim. Evde çalışırken bazen sıkılıyorum ve oğlum “ Boşver baba, öğrenirsin yavaş yavaş” diyor. J Artık sesleri daha iyi anlamaya başladım, oğlum ve eşim hep destekçim. Daha sakin bir insan oldum, çok sakin hatta çok duygusal.
Ameliyattan önce bonyadayken suyun sesini duymazdım. Şimdi ise martı ve musluk sesleri beni deli etmeye başladı.
Cihazın açılışı yapılırken odyoloğumuz başkaları ile konuşuyor fakat dikkatlice beni izliyordu. Ses ayarlarını benim tepkilerime göre ayarlıyordu. Birkaç ayardan sonra “ş” ve “ç” harflerini tam olarak duyamıyordum. Odyoluğuma bunu ilettiğimde tekrar bir ayar yapıldı ve inanılmaz rahatladım. Çay ve şekeri rahatlıkla anlayabiliyordum. O ayar yapıldıktan sonra telefonla konuşmaya başladım. Telefon klipsi ile ellerim cebimde yolda giderken konuşabiliyorum. Bizimkiler de çok şaşırıyorlar. Bazen ben telefonda konuşurken bir şeyler söylemek isteyenler oluyor çünkü telefonla konuştuğumu anlayamıyorlar. Telefonda film izleyebiliyorum ve şarkı dinleyebiliyorum. “Bahçe Duvarından Aştım” türküsünü Şevval Sam’dan dinlemeyi çok seviyorum. Salonda televizyon açık eşimle sohbet ederken oğlumun tuvaletten çıkacağını sifon sesinden anlayabiliyorum. Ameliyattan önce bonyadayken suyun sesini duymazdım. Şimdi ise martı ve musluk sesleri beni deli etmeye başladı.
Burada ameliyattan önce yazdığım bir listem var. Cırcır böceğini duyma maddesini ameliyattan sonra yazdım. Yanında çentik olanların hepsini yaptım. Hepsi başarılı oldu. Sadece birkaç tanesi kaldı, bu haftasonu tiyatroya da gidiyoruz. Cırcır böceği de tamam oldu. Bodrum Torba’dayken arabaların ve motorların geçtiği bir yol kenarında cırcır böceklerini duydum. Ağustos böcekleri ve cırcır böceklerinin seslerini ayırt edebiliyorum.
Kalemin yere düşme sesini dahi deneyimliyorum.
Yetişkinler işitme cihazı ile koklear implantını karıştırıyorlar. İşitme cihazına üç tekerlekli bisiklet diyebilirsiniz. Herkes kullanabilir ve hemen kullanabilir. Ama koklear implantlara yüksek hızlı bir spor araba diyebiliriz. Çünkü cihaz çok güçlü ve nasıl kullanılması gerektiğini öğrenmeniz gerekiyor. Pil değiştirme sıklıklarını karşılaştırdığınızda dahi implantın ses işlemcisinin çok güçlü olduğunu görebiliyorsunuz. Bu nedenle çok çalışmak, eğitim almak ve bu eğitimi evde de sürdürmek gerekiyor. Hatta fırsat buldukça tiyatroya gitmeyi hedefliyorum, Türkçe altyazılı filmler izliyorum. Çevremdeki herkesle sohbet ediyorum. Kalemin yere düşme sesini dahi deneyimliyorum.
Daha önce 10 parmağımda 9 marifet vardı, Kanso ile 10’a tamamlandı.
Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Başta eşim, hocalarımız, FB’den Onur ve Avusturya’da ameliyat olan Serhat. Detaylıca bana her ayrıntıyı açıkladı. Tekrar tekrar okudum. Sanki cihazlanmışım gibi hissetmeye başladım. İkinci ameliyatı düşünmüyordum. Bu şekilde iyi diyordum. Ama Serhat’ın anlatıklarına baktığımda ikinci cihazım olduğunda mükemmel olacağını hissediyorum. Yine Facebook’tan arkadaşım Oğuzhan Ceran ile ikinci ameliyatımızı konuşuyoruz. Birbirimizi hiç görmedik ama kardeş gibiyiz. O beni Konya’ya, ben onu İstanbul’a çağırıyorum. İstanbul maratonuna gelecek umarım orada görüşeceğiz.