Merhaba ben Pelin Atik, 1974 İstanbul doğumluyum. Sigorta sektöründe bir süre çalışma fırsatı buldum. Evlendikten sonra çocuklarım dünyaya gelince, onlarla ilgilenmeyi tercih ettim. İki çocuğumu büyüttükten sonra sivil toplum kuruluşlarında çalışmaya başladım. Sosyal yönü kuvvetli dışa dönük bir insanım. Hayatı ve insanları seviyorum. Başta ailem olmak üzere dostlarımla birlikte vakit geçirmekten keyif alırım. Resim sergilerini olabildiğince takip ederim. Otobiyografi ve psikoloji ile ilgili kitapları okumayı severim. Türk Sanat Müziğine ayrı bir ilgim var. Eylül ayından beri Bakırköy Müzik Akademisi nde (BMA) korist olarak derslere devam etmekteyim. Bir işitme engelli olarak koroda toplulukla birlikte eserleri icra edebilmek benim için inanılmaz mutluluk verici.
İkinci çocuğumu dünyaya getirdikten sonra ciddi anlamda bir işitme kaybı yaşadığımı farkettim. Kapı zilinin sesi, bulaşık makinesinin sesi veya televizyonun sesi az gelmeye başlamıştı.
Çocukluk çağlarımda ve genç kızlık dönemlerimde yüksek sesle müzik dinlemeyi çok severdim. Ama şarkıların sözlerini hafif anlamadığım ve kaçırdığım zamanlar olurdu. Pelin uydurarak şarkı söylüyor derlerdi. Duymuyor gibi bir halim yoktu. 20’li yaşlarda kendim bir şeylerin farkına vardım ve bir işitme testi yaptırdım. 30 – 35 desibel gibi hafif bir kayıp tespit edildi. O dönem cihaz önerisi yapılmadı bana. Evlendikten ve 2. çocuğumu dünyaya getirdikten sonra ciddi anlamda bir işitme kaybı yaşadığımı farkettim. Kapı zilinin sesi, bulaşık makinesinin sesi veya televizyonun sesi az gelmeye başlamıştı. Tekrar bir işitme uzmanına başvurdum, testlerden sonra bana bir adet işitme cihazı verildi. Bilirsiniz ki işitme cihazına alışmak pek güçtür. Yaklaşık 13 yıl boyunca kulak içi cihaz kullandım. Yıllar yılı işitme kaybım arttı. Son kontrollerimde de bana işitme kaybımın tedavisinin olmadığını söylediler. İki tane kulak arkası cihazla hayatımı devam ettirmemi söylediler. Bunun üzerine önerileni yaparak iki kulak arkası işitme cihazı kullanmaya başladım. Tabi yıllarca sol kulağımda bir işitme cihazı kullanmadığım için kulağım duymayı unutmuş. Çok zorlandım, günlerce ağladım. Fakat çok kararlıydım ve bu iki sene sürdü. Bir gün arkadaşlarımla otururuyordum ve sesler bir anda kesildi. Cihazlarımın pillerinin bittiğini veya bozulduklarını zannettim. Ertesi gün cihazları satın aldığım yere götürdüm. Fakat cihazlar sağlamdı ve bu nedenle bir işitme testi yapmak istediler. Test sonucunda işitme kaybımın 120 desibel olduğunu ve ani işitme kaybı yaşadığımı öğrendim. Hemen KBB doktoruna başvurdum. Bazı tedaviler uygulandı ancak faydalı olmadı. Böylelikle koklear implant sürecim başlamış oldu.
Ailem, arkadaşlarım ve çevrem hep destekçim oldular.
İşitme kaybım nedeniyle farkında olmadan dudak okumayı öğrenmişim. Dudak okurken direkt olarak insanların yüzünü görmem gerekliydi. Bu nedenle boyun düzleşmesi, boyun fıtığı gibi ek rahatsızlıklarım oldu. Gece bebeğimin sesini duymam korkusuyla işitme cihazlarıyla uyuduğum çok oldu. Ailem, arkadaşlarım ve çevrem işitme kaybım nedeniyle bana zorluk çıkarmadılar ancak kendi içimde yaşadığım kötü zamanlar oluyordu.
Koklear implantın varlığından haberdardım ancak koklear implant kullanabileceğim hiç aklıma gelmemişti.
Koklear implantın varlığından haberdardım. Son çare olarak kullanılan bir çözüm olduğunu düşünüyordum. Koklear implant kullanıcısı olabileceğim hiç aklıma gelmemişti. Ani işitme kaybı sonrası uygulanan kortizon tedavisi ve o süreç çok zordu benim için. Sosyal biri olduğum için de duymamak benim için kabustu.
Türkiye’nin ilk implantlı çocuğu Ece Saygı’yı biliyordum ve ailesini daha önceden tanıyordum. Kendim için koklear implant olabileceğini düşünmüyordum. Ciddi işitme kaybıyla gittiğim doktorumun tavsiyesi ile implantlanma sürecimi başlatmış oldum. Ardından Samatya hastanesinde MR, tomografi gibi tetkiklerim yapıldı, kurul onayına sunuldu. Kuruldan implanta uygun görüldüğüm kararı çıktığındaki korkum, heyecanım görülmeye değerdi. Dışarda çocuğu koklear implantlı olan bir aileyle heyecanımı paylaştım. Epey ağladığımı hatırlıyorum.
İlk cihaz ayarlama randevumun olduğu tarih hayatımın dönüm noktası diyebilirim.
Ameliyat süreci çok çabuk gerçekleşti. Bu kadar hızlı olacağını düşünmüyordum. Çocuklarım benim en büyük destekçim oldular. Koklear implantın çözüm olduğunun farkındaydım ancak ameliyat, benim için bilinmeyen bir süreçti ve beni korkutmuştu. Kendisi de Cochlear marka implantlı olan Ece Saygı ile görüşmelerim sonucu seçimimi Cochlear marka implant ve Nucleus 6 Ses İşlemcisi’nden yana yaptım. Ameliyat süreci çok hızlı sonra erdi. Yaklaşık 2,5 saatlik bir ameliyattan sonra sağ kulağıma işitme cihazı takarak normal hayatıma devam ettim. Ta ki 21 gün sonra koklear implantımın açılışına kadar. Hayatımın dönüm noktası diyebileceğim bir tarih.
Kızımla birlikte ilk açılış için hastanedeydik. Açılış sonrası şırıl şırıl sesler duyuyordum 45 dakika sonra kendi sesimi duymaya başlamıştım. Sesim çok farklı gelse de sesimi duyduğumda ağlamaya başladım. Eve döndükten sonra hiç bir şey anlamıyordum. Birkaç gün boyunca ameliyat olduğuma pişman olduğumu hissettim ve sürekli ağladım. Bir hafta sonra ikinci ayarım için kendi odyoloğumla görüştüm. İmplantım ile birlikte diğer kulağımda işitme cihazımı kullanmaya başladım. O randevudan sonra implantımla barıştım.
Koklear implant benim mucizem.
Cihaz benim hayatım, cihaz benim kulağım, cihaz benim en kıymetli varlığım diyebilirim. Sessiz kalmayı hiç sevmiyorum. Tabi başımız ağrıdığında, çok gürültülü ortamlarda cihazımızı çıkarmak ve sessiz kalmak gibi bir lüksümüz var ama ben sessiz kalmayı sevmiyorum. Hayattan kopmuş gibi hissediyorum. Aynı şekilde ben cihazsızken de ailem, çevremdekiler hemen “Cihazını tak, neden cihazını takmadın” diyorlar. Cihazsızken iletişim kuramıyoruz maalesef. Cochlear benim mucizem. Bunu hep söylerim, “Koklear implant benim mucizem.”
İmplant hayatın ta kendisi, implant bir mucize diyebilirim.
İmplant olduktan sonra gittiğim rehabilitasyon merkezinde velilere seminer verdim. Çünkü nasıl duyduğumuzu, nasıl hissetiğimizi, nasıl işittiğimizi onlara anlatmak istedim. Kendime bunu misyon edindim. İmplant olmak isteyen herkese bıkmadan, usanmadan bunu anlatıyorum. Yönlendirdiğim çok fazla insan koklear implant ameliyatı oldu. Şu anda çok memnunlar. İmplant hayatın ta kendisi, implant bir mucize diyebilirim.
İmplant konusunda kararsız olan aileler asla düşünmesinler. Eğer doktor önerdiyse ve çocuk implanta uygun görüldüyse muhakkak ameliyat olmalı. Düzenli eğitim almalı ve süreklilik sağlanmalı. Bu hem işitme cihazı hem implant için geçerli. Sabah kalktıklarında cihazlarını takmalı, gece uyuyacakken çıkarılmalı.
Bununla birlikte yine rehabilitasyon çok önemli diyebilirim. Sekiz aylık rehabilitasyon sürecimde çok hızlı yol katettim. Sesli kitap okuma gibi etkinlikler ve öğretmenimin verdiği ödevler bana çok yardımcı oldu. Kısacası cihaz takılacak, rehabilitasyon eğitimi alınacak ve evde çalışılacak. Bunların hepsi bir bütünlük gösteriyor. Biri olmadığında süreç verimli olmuyor.
Ülkemizde işitme engellilere karşı çok farklı bir bakış açısı ve ön yargı mevcut.
Derneğimiz 2004 senesinde işitme engelli çocuklarına sosyal faaliyet arayan aileler tarafından kuruldu. 2017 yılında derneğimizle yollarım kesişti. Ameliyat olduktan sonra sosyal medyada dernekten haberim oldu ve gönüllü olarak çalışmaya başladım. Elimden gelen her şeyi yapmaya gönüllüydüm. 2019 Mayıs ayından itibaren Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve devam ediyorum. Derneğimizin amacı işitme engelli bireylerin eğitim, sağlık gibi benzeri alanlarda tüm sıkıntılarına çözüm üretebilmek. Karar alıcı merciler düzeyinde sesimizi duyurabilmek, işitme engelli bireylere daha iyi bir gelecek sağlamak ve bu amaçlar için hak temelli çalışmalar yapmak derneğimizin amaçlarından.
İşitme kayıplı bireylerle nasıl ileteşim kurulması gerektiği öğrenilmeli
Bizler liselerde, üniversitelerde
farkındalık seminerleri düzenliyoruz. Bunun ne kadar yeterli olduğu tartışılır.
Ancak ülke olarak kişilerin eğitimli veya eğitimsiz olduğundan bağımsız işitme
engellilere çok farklı bir bakış açısı mevcut. Farkındalık yaratmak için
projeler yapıyoruz, kamu spotu hazırlamak istiyoruz. Bu konuda yolumuz çok uzun,
yapılacak çok işimiz var.
Ülkemizde işitme engellilere karşı çok farklı bir bakış açısı ve ön yargı mevcut. İnsanlar işitme cihazı veya implantın ne olduğunu bilmedikleri için farklı bakışlara maruz kalabiliyoruz. Kimisi ısrarla sorular soruyor, kimisi bu nedir diyor. Bağırarak veya çok yüksek sesli konuşuyorlar. Bu tavır koklear implantlı bireyleri olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Bu gibi konularda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. İşitme engellilerle bağırarak konuşmak bir çözüm değildir. Tane tane konuşmak, elinizi ağzınıza koymadan ve göz teması kurarak konuşmak, yüzyüze iletişim kurmak daha iyi bir çözüm olacaktır.